Bülent Buda: Oyuncu, futbolcu bolluğunun baharını yaşıyorlar. Tribünler dolu, baharın çiçekleri gibi rengarenk. Coşkulu ve de sevdalı. Oynayan, oynamayan. Gol atan, atamayan sorun yok. Birlikte üretip, birlikte paylaşılıyor. İstekle, coşkuyla kazanmanın sevinciyle. Kazanmak için çok çalışmalıyız. Kan, ter ve saygı. ilk ikisini verir, üçüncüsünü kazanırsın.
Evet, Stanimir Stoilov ile ekibinin gelişiyle yenilerle de desteklenen takımdaki görünüm, oyun alanındaki dönüşüm, keyifle izleniyor. Var olan koşullar Göztepe’yi Süper Lig’e taşır. Lütfen böylesine olgunlaşmış fırsatı boşa harcamayız.
Fatih Tanfer: Derbide Gürsel Aksel’i doldurmuş, taraftar desteğini arkasına alıp agresif bir oyunla Altay yarı sahasına yerleştiler. Soldan İsmail’in yaptığı ataklarla etkili oldular.
Göztepe, 45+2. dakikaya kadar direnen Altay’ın kilidini Taha’nın indirdiği, Yalçın’ın da ağlara yolladığı golle açtı ve devreyi 1-0 galip bitirdi.
Göztepe’nin ikinci yarıda canlı oyun yapısı devam etti. Billal Messaoudi oyuna girince Altay savunmasını iyice zorladı ve golünü de attı. Göztepe’de eksikliğini duyumsadığımız golcü oyuncu bekleyişimiz sürüyor.
2004 doğumlu Anthony Junior Dennis’i çok beğeniyorum. Altay karşısında da harikaydı. Göztepe adına büyük kazanç muhteşem bir yetenek. Ünlü teknik adam Arsène Wenger’in güzel bir sözü var, ‘‘Kabiliyetli gençleri önceden tespit edip, onları korkusuzca sahaya süreceksiniz.’’ Stoilov, Göztepe’nin en büyük avantajı. Oyuncularının yeteneklerini en verimli şekilde tespit edip performanslarını zirveye çıkarmasını biliyor. Göztepe, coşkusu, temposu ve kazanma hırsıyla 3 puanı aldı. Adım adım zirveye koşuyor.
Mehmet Demirtaş: “Fırtınam, felaketim, hasretim…” Göztepe’nin cefakar taraftarı derbide yine üzerine düşeni fazlasıyla yaptı ve harika bir tribün performansıyla hep bir ağızdan ‘Med Cezir’i dinlettiler.
Elbette benim favorim ‘İsyan Marşı’…
Sevgiyi göstereceksin dostum, söylemek yetmez. Sevgiye dokunacaksın dostum, düşünmek yetmez. Göztepe taraftarı sevgisini de, saygısını da gönül verdikleri arma aşkına sonuna kadar gösteriyor. Kadro düzgün, taşlar yerine uygun döşenirse karşılığını bulur. Bu şarkı da olur, alkış da, sevinç gözyaşı da. İlk düdük sonrası sahada tribünlerin coşkusuna eşlik eden bir Göztepe izledik. Perdeyi Göztepe’nin öz evladı Yalçın açıverdi.
Her eserin bir imzası vardır.
Yalçın derbide attığı iki golle galibiyetin mimarı oldu.
Teknik direktörlerin elinin, aklının, fikrinin değdiği karşılaşmaları ve takımları seviyorum. İşin taktik tarafı hakikaten enteresan. Bilgi kadar cesaret, cesaret kadar öngörü de gerektiriyor. Stoilov’un gelişiyle takım müthiş bir ivme yakaladı. Sezon başında yaşadığımız hayal kırıklıklarını bir tarafa bıraktık, Süper Lig naraları atmaya başladık. Derbide de organize olmasını bilen, oyun felsefesi olan, sahada çalışmaları, kurguları olan bir Göztepe izleyeceğimizi biliyorduk. Bir takımın teknik birim, futbolcu, yönetim ve taraftardan ibaret olduğunu defalarca yazdık. İşte Göztepe’de bu oluşum tamamlandı. Takımın tamamı bu maçı alacağız mottosu ile hazırlanmış. Bu teknik adam dokunuşu kadar, futbolcu karakteri ile de alakalı.
Ben istersem alırım. Ben istersem kazanırım. Ben istersem galip gelirim gibisinden oynadı takım. Göztepe çok fırsat yakaladı, çok pozisyona girdi. Attığı 4 golden daha fazlasını atabilirdi. Alınan galibiyetler Göztepe’nin şampiyonluk yoluna koşar adım ilerlemesini sağlıyor. Hem bu cefakar taraftarın, hem İzmir’in Süper Lig’e çok ihtiyacı var. Haydi Göz Göz, kimsenin eline bakmayalım, kendi göbek bağımızı kendimiz keselim.
İşte hendek, işte deve… Yolun sonu şampiyonluk olsun.